Çocuklara Kitap Okuma Alışkanlığı Nasıl Kazandırılır?
Okul kütüphaneleri
nerededir hiç merak ettiniz mi? Genellikle okul binaların en üst katlarında,
gün içerisinde çocukların önlerine çıkmayacak yerlerde olur. Bakmayın isminin
kütüphane oluşuna, okumaya, araştırmaya pek de hizmet eder nitelikte
değillerdir zaten. En az yirmi yıllık kitaplarla doludur bu kütüphaneler.
Kitapların birçoğu da gazetelerin satışlarını artırmak amacıyla dağıttığı
özendirme kitaplarıdır. Bir keresinde bir ilkokul kütüphanesinde ‘1961
Anayasanın Getirdiği Yenilikler’ isimli bir kitaba rastlamıştım. En büyüğü 12
yaşında olan ilkokul çocuklarının bu kitabı okuyabilmek için sıraya
girdiklerine eminim (?).
Aynı durum ev ortamı için de geçerlidir. Sepetler dolusu oyuncağı olan çocukların kendilerine ait bir kitaplığı olmaz çoğu zaman. Günde ortalama 5 saat televizyon izlenip yılda sadece 6 saat kitap okunan bir ülkede ihtiyaç maddeleri sıralamasında kitapların 235. sırada olması sizce de normal değil midir? Peki çocuklara okuma alışkanlığı nasıl kazandırılır?
5 adımda çocuğa kitap okuma alışkanlığı kazandırma
Çocuklara kitapları sevdirmek ve kitap okuma
alışkanlığı kazandırmak için aileler, öğretmenler neler yapabilir?
1- Model Olmak
Aileler hep şikâyet
eder, çocuğumu tabletten, telefondan uzak tutamıyorum. Televizyon izlemeden
duramıyor, bilgisayar başında çok zaman geçiriyor vs. Çoğu zaman bir zekâ
belirtisiymiş gibi övünürüz de bu durumla, “5 yaşında ama acayip bilgisayar
kullanıyor.” Taklit en önemli öğrenme araçlarından bir tanesidir. Unutmayın ki
onların ilgisini, merakını yönlendiren bizleriz. Bizi okurken görmedikleri sürece
telkinlerimize kulak asmayacakları bir gerçektir. Bu durum öğretmenler için de
geçerlidir. Okumasanız bile masanızda her daim kitap bulundurun. Teneffüslerde
elinize alıp birkaç sayfa karıştırın. Özellikle ilkokul çocuklarının başınıza
toplanıp tatlı itişmelere gireceklerini göreceksiniz. Kitapta geçen bir bölümü
abartarak anlatın. Merak ettiğiniz bölümleri paylaşın, heyecanlı görünün,
kitabı övün, yazarından bahsedin ve hatta eleştirin.
2- Ürkütmemek
Çince öğrenmeye karar
verdiğinizi ve 3 aylık bir kurs alacağınızı düşünün. Kurs başlar, birkaç hafta
geçer ve bazılarının sizden daha hızlı öğrendiğini fark ettiniz. Çabuk
öğrenenlerin sınıf içinde sürekli övüldüğünü, popüler olduğunu görmeye
başladınız. Kursa devam etme isteğiniz muhtemelen azaldı ama ailenizden ve
arkadaşlarınızdan alacağınız tepkilerden korktuğunuz için sonunu getirmek
istediniz. Son haftalara doğru çat pat Çince yazıları okumaya başlamışken kurs
hocanız Çince bir kitap verip evde okumanızı istedi. Yarım yamalak okuyup
ertesi gün tekrar kursa gittiniz. Kurs hocanız kursiyerlerin önünde kısa bir
bölümü okumanızı istedi. Sizden önce akıcı bir şekilde okuyan arkadaşlarınızın
varlığını hatırlayıp utana sıkıla bir bölüm okudunuz. Birkaç kişi bıyık
altından güldü ama utancınızdan kafanızı kaldırıp kimler diye bakamadınız. Az
sonra kurs hocanızdan bomba soru geldi. “Bu kitaptan nasıl bir ders çıkardın?”
İşte ülkemizde okula başlayan çocukların yaşadığı ilk üç ay böyle. Şimdi siz
söyleyin. Tekrar aynı kursa gider misiniz? Ya da severek, isteyerek Çince bir
kitap alıp okur musunuz? Sadece 3 ayda okumaya karşı geliştirdiğiniz onlarca
olumsuz tutumla nasıl kitap kurdu olabilirsiniz ki… Okumayı yeni öğrenmiş bir
çocuğun isteyerek, severek kitap okumasını beklemek büyük bir yanlıştır.
Kitapları zevkli kılan yazarın bizi götürdüğü yeni dünyalardır. Dakikada yirmi
kelime okuyan bir çocuğun bu dünyanın kokusunu, tadını, rengini hissetmesi
mümkün müdür? En azından okuma hızı artana kadar sabretmeli, baskı
yapılmamalıdır. Bu hızı artırmak için ille de kitap okutmamız gerekmez.
3- Seçme Şansı Tanımak
Çocuğunuzla birlikte
alış-verişe çıktığınız anlarda kitapçılara vakit kalırsa değil, daha en başta
gidin. Ona kendi kitabını seçme şansı verin. Kendi seçtiği bir kitabı okuma
ihtimali sizin seçtiğinizi okuma ihtimalinden çok daha fazladır.
4- Kitaplarla Dolu
Bir Yaşam
Özellikle büyük
şehirlerde yaşayanlar için fuarlar, imza günleri önemli fırsatlardır. Okuduğun
bir kitabın yazarıyla tanışmak, tartışmak, soru sormak gerçekten ilgi çekici ve
eğlencelidir.
5-Örnek Göstermek
Yavuz Sultan Selim
Mısır Seferi’ne giderken üç katır kitap götürmüş, askerleri dinlenirken kendisi
vaktini okuyarak geçirirmiş. Fatih Sultan Mehmet’in kişisel kütüphanesi dönemin
bilim adamlarının araştırma yapmak için sık sık uğradığı bir mekânmış.
Atatürk’ün okuduğu üç binden fazla kitap… Tanınmış kişilerin hayatlarından
örnekler vererek esinlenmelerine sebep olabilirsiniz.
Sonuç olarak;
Kamuya açık alanda kitap okumanın ayıplandığı, dalga geçildiği bir
toplumda çocuklara, gençlere kitap okuma alışkanlığı kazandırmak onlara
bırakabileceğiniz en büyük mirastır. Bu yolda attığınız her adımın karşılığını
kısa sürede alacağınızın garantisini verir bol kitaplı günler dilerim.
Yorumlar
Yorum Gönder